travestiBeylikdüzü Travesti | Blog Travesti - istanbul travesti ankara travesti - Part 56

İstanbul Travestileri Oral Sekste Hijyene Dikkat Ediyor!

Cinsellik Araştırma Enstitüsü tarafından bin kişinin katılımıyla internette yapılan bir anket, bireylerin oral seksi daha “güvenli” bulduğunu ortaya koydu. Ankete katılanların yüzde yetmişi partneriyle oral seks yaptığını ifade ederken, yüzde otuzunun partnerinin hijyen kurallarına yeterince uyup uymadığını bilmemesi ya da bazı cinsel bilgi eksikliklerinden dolayı oral seksi tercih etmediklerini gözler önüne serdi.

Oral Seks Nedir?

Oral seksin normal seksin bir parçası olarak bilinir. Oral seks basit ifadesiyle ağız ve dil hareketleriyle cinsel organların ağza alınarak öpülmesi, yalanması ve uyarılması olarak ifade edilir. Ağız ve dil ile uyarılmaya oldukça yatkın olan cinsel organlar, vücut geneline göre oldukça fazla sinir ucuna sahiptir. Ağzın vajinayı, dilin penisi andırması ise karşılıklı cinsel hazzın yoğun olarak hissedilmesinde önemli bir rolü üstlenir. Bu nedenle cinsel terapistler olarak çiftlerin cinsel birleşme öncesinde ağız ve dille birbirlerini uyarlamalarını ve önsevişme olarak adlandırılan evreyi keyifli yaşamalarını hem doğal hem de tavsiye edilebilen bir durum olarak görüyoruz. CİSED cinsel terapistleri hem HPV ile karşılaşılmadan ve cinsel aktivite başlamadan önce“profilaktik (koruyucu) amaçlı” “HPV aşışı”nın yapılmasını hem de tek eşli ve cinsel sadakat içeren ilişkilerde keyifli ve eğlenceli bir cinsel yaşam için yerinde, az ama öz oranda oral seksin yapılmasını tavsiye ediyor.

Oral Seksle İlgili Bilmediğiniz 4 Şey

Kanser riskinden ergenler hakkında söylenenlere kadar oral seks hakkındaki gerçekler.

İstatistikler çoğu insanın ilk ergenlik yıllarından başlayarak oral seksle bazı deneyimleri olduğunu göstermektedir. Ergenlerin yarısından fazlasının ve yaşları 25 ile 44 arasındaki yetişkinlerin yaklaşık yüzde 90’ının karşı cinsten biriyle oral seks yaptığını gösteren Amerika’da yapılmış anketler vardır.

Oral seks yetişkin ilişkisinin zevkli, sağlıklı bir kısmı olabilir. Ama oral seksle ilgili bir çok insanın bilmediği bazı şeyler var. İşte sizi şaşırtabilecek dört gerçek.

Oral seks gırtlak kanseri ile bağlantılıdır.

Kanser? Evet, uzmanlar oral seksten gırtlak kanseri kapabilirsiniz diyor.

Kansere sebep olan tek başına oral seks değil, oral seks de dahil seks sırasında kişiden kişiye geçebilen insan papilloma virüsü (HPV).

Araştırmacılar bazı orofarinks (boğazın ortası) ve bademcik kanserlerine muhtemelen belirli bir tipteki insan papilloma virüsünün (HPV) sebep olduğunu buldular. HPV yaygın ama her zaman kansere sebep olmuyor. Oral seks sırasında HPV’ye maruz kalmazsanız kanser riskiniz yok.

HPV ve orofarinks kanseri arasında bir bağlantı izlerinin 1980’lerin sonları ve 90’ların başlarında ortaya çıktığı biliniyor. Araştırmacılar o dönemler önceden pek de eğilimli olmamış insanlar arasında bu kanser çeşidinde bir artış fark ettiler.

Gittikçe daha fazla sayıda sigara veya içki içmeyen, yaşları 40 civarında insanı etkilemeye başladı, oysa önceki yıllarda bu kanserler genellikle sigara içmiş ve sert içkilerden aşırı derecede tüketmiş yaşlı insanlarda görülüyordu.

2000’lerin başlarında bilim adamları bu daha yeni kanserlerin bir çoğunda HPV 16’yı bulmak için ileri DNA testlerini kullanabiliyorlardı.

Nedenler arasına cinsel faaliyetin dahil edilmesi gerektiğinin açık hale geldi.

2007’de The New England Journal of Medicine’da yayımlanan bir çalışma en az altı farklı partnerle oral seks yapmış insanlarda orofarinks kanserinde daha büyük bir risk olduğunu göstermiştir. HPV tip 16’nın DNA imzası çoğunlukla oral seks partneri sayısı fazla olan insanların kanserlerinde daha sık görünüyordu.

Kaç kişinin oral seks yoluyla HPV boğaz enfeksiyonu kaptığı veya bunların kaçının orofaringeal (ağız ve yutak) kansere yakalandığı ise istatistiksel olarak bilinmiyor.

Boğazda HPV enfesiyonunun cinsiyet ayrımı yok, erkekler de istanbul travestileri de  enfeksiyona sahip olabilirler.

Hatta en az yakalanma olasılığı olduğu düşünülen grubun, bu probleme sahip ilk grup olduğu görüldü. Bu grup yaşları 40 ile 50 arasındaki heteroseksüel erkeklerdi.

Fakat doktorlar HPV’nin sebep olduğu ağız ve yutak bölgesi kanserlerini tedavi etmenin sigara ve içki gibi faktörlerin sebep olduğu kanserlerden daha kolay olduğunu biliyorlar.

En iyi önleme yönteminin ne olduğu açık değil ama toplumsal farkındalık anlamında bu bilginin insanlara kesinlikle sağlanması gerektiği oldukça açık.

HPV aşısının kullanımının yaygınlaştırılması bir yaklaşım olabilir ama oğlan çocuklarına HPV aşısı yapmak için bunun bir sebep olduğu yolunda genel bir iddiada bulunmaya yeterli çalışma olduğu da söylenemez. FDA, 9 ile 26 yaş arası erkekler için HPV aşısını onayladı- ama yalnızca erkek çocuklarda ve genç erkeklerde genital siğilleri engellemeye yardımcı olmak için, ankara travestileri partnerlerinde HPV enfeksiyonuna gem vurmanın bir yolu olarak değil. Hastalık Önleme merkezi – CDC’nin İmmünizasyon Uygulamaları Danışma Kurulu 9 yaşın üstündeki erkek çocukların aşı olmasına izin veriyor ama bunu şart koşmuyor.

travesti istanbul

 Oral seks bazı yetişkin ilişkileri zenginleştiriyor, diğerlerini baskılıyor.

Yetişkinler arasında oral seks ise bazı çiftlerde strese sebep olurken diğerlerinde yakınlaşmayı arttırıyor. Oral seksle ilgili stres, çoğunlukla eşlerden birinin hijyenle ilgili endişeleriyle alakalı.

Eşlerden birisi yapmak istemeyebilir çünkü partnerinin tepkisinden endişe eder.

Bazı insanlar da performansları hakkında- eşlerini memnun edecek kadar iyi yapmak- veya uygun karşılığı verip vermedikleri konusunda endişe edebilirler. Bazı insanlar gevşeyip öylece kabul edemezler.

Cinsel güç dinamikleri de bunun bir parçası olabilir.

Bazı insanlar yapmaya direnirler çünkü kendilerini biraz boyun eğdirilmiş hissederler. Bu insanlar için tavsiye edilen şöyle düşünmek: Dişlerinizin arasında çok önemli vücut parçaları var; peki böyle bir pozisyonda amir kim?

Diğer insanlar ise oral seksi bir ‘ilişki güçlendirici’ ve bir eşle paylaşılan ‘oldukça samimi bir bağ’ olarak yaşıyor. Eşe bakmak ve gerçekten çok özel alana girdiğinizi görmeniz mümkün.

Oral seks ergenler arasında yaygındır.

Bir çok genç, vajinal seksten önce oral seks yapar. Ve bu uzmanlara göre çok riskli değildir.

Vajinal seksle kıyaslandığında, gençler bunun büyük bir mesele olduğunu gerçekten düşünmüyorlar.

580 dokuzuncu sınıf öğrencisi (14-15 yaş) ile oral seks algılayışları hakkında yapılan 2005’te Pediatrics’te sonuçları yayımlanan bir anket çoğu ergenin oral seks yapmanın kendilerini sosyal, duygusal veya sağlık problemleri riskine sokmayacağını düşündüğünü gösterdi.

2007’de yayımlanan takip çalışması yalnız oral seks yaptıklarını söyleyen ergenlerin vajinal seks veya vajinal ve oral seks yapmış ergenlerden daha az cinsel yolla bulaşan hastalık bildirdiklerini gösterdi.

Yine de cinsel olarak aktif üç ergen grubunda da cinsel yolla bulaşan hastalıklar vardı.

Yalnız oral seks yapmış olduklarını söyleyen ergenlerin yüzde 2’sinden biraz azı cinsel yolla bulaşan bir hastalık kaptıklarını söylerlerken yalnız vajinal seks yapmış olanların yaklaşık yüzde 5’i ve vajinal ve oral seks yapmış olanların yüzde 13’ü cinsel yolla bulaşan bir hastalık kapmıştı.

Diğer cinsel aktiviteleri tercih eden gençlere göre yalnız oral seks yapan ergenler, ebeveynleriyle yaşadıkları sorunların, olumsuz duygular deneyimlemelerinin veya cinsel faaliyetleri yüzünden partneriyle ilişkilerinin kötüleşmesinin daha az olduğunu bildirmişlerdi.

Ama ergenlerin oral seks hakkındaki hislerinde bir cinsiyet farklılığı görüldü.

Erkekler kızlara göre daha fazla sosyal ve duygusal fayda iddiasında bulunmuştu. Kızlar daha fazla kullanılmışlık veya suçlu hissetme veya oral seksin ilişkiyi zedelediğini bildirmişlerdi.

Bir başka ankette aynı gruptan 425 dokuzuncu sınıf öğrencisine, açık uçlu sorularla yaşıtlarının oral seks yapmalarının nedenleri hakkında ne düşündükleri soruldu.

Oral seksin vajinal seksten daha az riskli olduğu düşüncesi 5. sırada geliyordu. İlk dört sebep ise şunlardı:

1) Haz arayışı,

2) İlişkileri iyileştirmek,

3) Popülerlik kazanmak,

4) Merak.

Bu liste erkeklerde ve kızlarda farklılık göstermişti. Haz erkeklerin 1.numaralı sebebiydi, kızlar ise ana motivasyonlarının ilişkiyi iyileştirmek olduğunu söylemişlerdi.

Korunmadan oral seks yaygındır ama riskleri vardır.

HIV, herpes, frengi, gonore, HPV ve viral hepatit dahil birçok cinsel yoldan bulaşan enfeksiyon oral seksle geçebilir.

Oral seks güvenli seks değildir. Daha güvenli sekstir ama kesin olarak güvenli seks değildir.

Riskler kaç tane cinsel partneriniz olduğu, cinsiyetiniz ve hangi oral seks eylemlerinde bulunduğunuz dahil bir çok farklı şeye bağlıdır.

Bariyer koruma kullanmak cinsel yolla bulaşan hastalık kapma riskini azaltabilir. Bariyer penisi örten bir prezervatif veya vulva ya da anüs üzerine yerleştirilen plastik veya lateks ‘oral seks prezervatifi’ olabilir. Hazır oral seks prezervatifi yerine kesilip çarşaf haline getirilmiş bir prezervatif de kabul edilebilir bir bariyerdir.

Ama çoğu insan oral seks için korunma kullanmaz. Bu yaygın inanıştır ve cinsel olarak aktif ergenlerde ve yetişkinlerde yapılan geniş çaplı anketlerle de ortaya konmuştur.

2004’te Amerika’da, 1,155 bekar yetişkin ile cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve cinsel davranışlar hakkında yapılan anket, yüzde 91’inin oral seks için asla herhangi bir biçimde bir korunma kullanmadığını buldu.

Uzmanlara göre, bunun olası sebebi, bir çok insanın cinsel yolla bulaşan hastalıkların ağız yoluyla yayılabildiklerini bilmemesi; ya da bilseler de sağlık risklerini çok ciddi görmemeleri.

Korunmasız oral seksle cinsel yolla bulaşan hastalık kapma riski tipik olarak korunmasız vajinal veya anal seks yapmanın yarattığı risklerden çok daha düşük.

Oral seks için bariyer korunma kullanma hakkındaki öğütler kişiden kişiye değişebiliyor. Tipik olarak prezervatif olmadan bir erkek partnere oral seks yapmak oral seksin diğer biçimlerinden daha riskli diyor.

Örneğin birden çok erkek partnerle oral seks yapan bir erkek için prezervatif kullanmanın önemi vurgulanabilir.

Eğer erkek bir travesti partnere oral seks yapıyorsa bunun düşük riskli bir temas olduğu düşünülür. Ama kadının düzenli partnerinde oral herpes varsa bunun tamamen farklı düşünülmesi gerekir.

Eşcinsellik Hastalık Mıdır?

“Cinsel kimlik”, erken çocukluk yaşlarında gelişir. Çoğu zaman ergenlik döneminde “cinsel yönelim” ortaya çıkar. Bu temel yapı üzerinde kişinin istemli bir tercih (seçim) şansı söz konusu değildir. Ancak bu yapının üzerine, cinsel bilgi ve deneyimlerle, ailesel, toplumsal, dini ve ahlaki kişisel değer yargıları eklenir.

“Cinsel davranışlar” dış dünyadaki olanaklara göre belirlenir ve zamanla bir “cinsel eş seçimi” yapılır. Cinsel yönelim kişilerin tercihleriyle ile oluşan bir durum değildir. Bu nedenle eşcinsellik tercih değildir ancak “eşcinsel bir yaşam sürmek” kişinin kendi tercihidir. Bu nedenle eşcinsellik kader değildir, “eşcinsel yönelim” bir tercih değildir, kişinin iradesinden bağımsızdır ama “eşcinsel bir yaşam sürmek” bir tercihtir. Çünkü eşcinsel yönelimi olduğu halde heteroseksüel bir yaşamı tercih eden birçok birey bulunmaktadır. Ayrıca eşcinseller bireyler genellikle heteroseksüel çevrelerden kabul görme ve toplumsal baskılardan mümkün olduğunca kaçınma amacıyla heteroseksüel davranış sergilemektedir. Bu, evlilik dâhil olmak üzere çeşitli heteroseksüel ilişkileri içerebilir. Genellikle evli veya uzun süreli heteroseksüel bir ilişkinin içerisinde olan; cinsel yönelimini, ayrımcılıktan ve reddedilmekten korunmak amacıyla saklayan eşcinsellere “down low” denilmektedir. Ancak “kişinin kendisini eşcinsel olarak tanımlaması” için eşcinsel yöneliminin olması, eşcinsel yönelimiyle eşcinsel bir yaşamı tercih etmesi ve kendini “gay” veya “travesti” olarak tanımlayarak eşcinsel kültürün bir parçası olması gereklidir.

EŞCİNSELLİK MİTLERİ…

Eşcinsellikle ilgili yanlış inanışların, hurafelerin yani cinsel mitlerin sık olması, bu konu hakkındaki bilgisizliğin bir göstergesidir. İnsanların cinsiyetleri, cinsel kimlikleri ve cinsel yönelimleri yaşamın başka alanlarındaki işlevlerini doğrudan çok fazla etkilememelidir. Kadın ya da erkek herkes, heteroseksüel, biseksüel ya da eşcinsel olsun, aynı biçimde kendine münhasır bir insandır. Kişilerin cinsel tercihleri ve cinsel davranışları, yalnızca kendilerini ve cinsel eşlerini ilgilendiren çok özel bir yaşam alanıdır ve böyle kalmalıdır, topluma dayatılamamalıdır. Özel yaşam, karışılamaz ve baskı uygulanamaz bir insanlık hakkıdır. Bununla birlikte bir çok toplumda eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar ve yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. Olumsuz yargılar toplumda ötekileştirme aracı olarak kullanılmakta, çok yanlış bir şekilde ankara travestileri cinsel yönelimleri ve cinsel yaşam tercihleri nedeniyle ayrımcılığa ve şiddete uğramaktadırlar. Dün olduğu gibi bugün de eşcinsellere uygulanan ayrımcılığın ve şiddetin karşısında olmalıyız. Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen bir çok ülkede eşcinsellik gayri ahlaki bir yönelim olarak kabul edilmekte, eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Cinsel tercihlerini toplum normlarında yaşayan eşcinsellerin dışlanmaları, şiddete maruz kalmaları ve yalnızlığa mahkûm edilmeleri yanlış bir davranıştır. Şiddet her ne sebeple olursa olsun kabul edilemez bir insanlık ayıbıdır. Asıl olan, insanın insana onurunu koruyacak şekilde davranmasıdır. Bu açıdan istanbul travestileri yaşadığı şiddet ve ayrımcılıkla mücadele, insan hakları ve demokrasinin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle eşcinsellik ile ilgili şiddet içeren yanlış uygulamaların, toplumda oluşan olumsuz değer yargılarının, yanlış ve yanlı bilgi kirliliğinin, insan hakları ihlallerinin ve ayrımcılığın karşısında olunmalıdır.

travesti siteleri

EŞCİNSELLİK HASTALIK MIDIR?

Eşcinsellik bir hastalık değildir, insan ruhunun ve cinselliğinin zenginliğinin bir parçasıdır. Geçmiş yıllarda psikoloji ve psikiyatri üremeye dönük olmayan birçok cinsel etkinlik gibi eşcinselliği de hastalık olarak kabul etmişti. Şimdi eşcinselliğin bir hastalık olmadığını ama bazı çok özel durumlarda ruhsal bozukluk olarak algılanabileceğini ilan etmiş ve yaygın kabul görmüştür. Çünkü bireyin eşcinsel yöneliminin olması kendi başına kişiyi sıkıntıya sokmayan, kişisel, sosyal ve mesleki işlevselliğini bozmayan bir durumdur. DSM VE ICD… “302.9 Başka Türlü Adlandırılamayan Cinsel Bozukluk” başlığı altında, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders – DSM-IV)’de, “eşcinsel yöneliminden rahatsız olanlar” için üstü kapalı olarak bir “bozukluk” tanımlaması yapılmıştır. Bu kategori herhangi özgül bir cinsel bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan, ne bir cinsel işlev bozukluğu, ne de bir parafili (cinsel sapkınlık) olmayan cinsel bir bozukluğu kodlamak içindir. Örnekleri arasında “cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyma” şeklinde bir başlık bulunmaktadır. Ayrıca bir başka uluslararası tanı sistemi olan ICD–10 (International Classification of Diseases)’da eşcinsellik;F66 kodu ile “cinsel gelişim ve oryantasyon bağlantılı psikolojik ve davranışsal bozukluklar” adı altında ele alınmıştır ve burada “sadece cinsel yönelim bir bozukluk olarak kabul edilmemelidir” ibaresi vardır. Homoseksüalite, heteroseksüalite ya da biseksüalite cinsel gelişme ve yönelimdeki kişi için sorunlu olabilecek farklılıkları belirtmek için kullanılmıştır. Ancak cinsel olgunlaşma bozukluğu, benliğe yabancı cinsel yönelim ve cinsel ilişki bozukluğu gibi durumların eşcinselliğe eşlik etmesi için, kişinin eşcinselliği ya da eşcinsel ilişkiyi yaşamayı bir sorun haline getirmesi gerekmektedir. F66.1 kodu “egodistonik” cinsel yönelimi tanımlamak için kullanılmıştır. Yani ICD-10’na bakıldığında eşcinsel yönelimin kişi için bazen ruhsal bir sorun haline gelebileceği görülecektir. Bu nedenlerle cinsel yönelimi hakkında sürekli ve belirgin bir sıkıntı duyan, inançlarıyla cinsel yönelimi arasında sıkışıp kalan, psikolojik destek arayışında bulunan ve bu desteği alamadığında intihar etmeyi düşünen bireylerin psikolojik destek arayışında olduğunu bilinen bir geçek… Çünkü Dünya Cinsel Sağlık Birliği (WAS) genel kurulu 26 Ağustos 1999 tarihinde Hong Kong’da yapılan 14. Dünya Seksoloji Kongresi’nde evrensel cinsel haklar deklarasyonunu kabul ve ilan etmiştir. “Cinsel Haklar” Deklarasyonuna göre cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Cinsel haklar, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlık da temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır. Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür. Cinsel ve ruhsal sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır. Bu nedenle her ne konuda olursa olsun “psikolojik destek alma hakkı” evrensel bir insan hakları, özgürlük ve demokrasi meselesidir. Başta Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği (PSİKODER), Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association – APA), Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association), Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization – WHO), Dünya Cinsel Sağlık Birliği (World Association for Sexual Health – WAS), Avrupa Seksoloji Federasyonu (European Federation of Sexology), Uluslararası Aile Terapileri Örgütü (IFTA – International Family Therapy Association) ve Almanya Sosyal Bilimsel Seks Araştırmaları Derneği (Gerrman Societyfor Social Scientific Sexuality Research) olmak üzere tüm ulusal ve uluslararası kuruluşların eşcinsellikle ilgili görüşlerini anlamak durumundayız.

 

 

Eşcinsellik Kader Değil Seçimdir!

Cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla ergenlikte birey tarafından fark edilir. Bu nedenle eşcinsellik kader değildir, “eşcinsel yönelim” bir tercih değildir, kişinin iradesinden bağımsızdır ama “eşcinsel bir yaşam sürmek” bir tercihtir. Çünkü eşcinsel yönelimi olduğu halde heteroseksüel bir yaşamı tercih eden birçok birey bulunmaktadır. Ayrıca eşcinsel bireyler genellikle heteroseksüel çevrelerden kabul görme ve toplumsal baskılardan mümkün olduğunca kaçınma amacıyla heteroseksüel davranış sergilemektedir.

Bu, evlilik dâhil olmak üzere çeşitli heteroseksüel ilişkileri içerebilir. Genellikle evli veya uzun süreli heteroseksüel bir ilişkinin içerisinde olan; cinsel yönelimini, ayrımcılıktan ve reddedilmekten korunmak amacıyla saklayan eşcinsellere “down low” denilmektedir. Ancak “kişinin kendisini ankara travestileri olarak tanımlaması” için eşcinsel yöneliminin olması, eşcinsel yönelimiyle eşcinsel bir yaşamı tercih etmesi ve kendini “gay” veya “lezbiyen” olarak tanımlayarak eşcinsel kültürün bir parçası olması gereklidir.

CİNSEL HAKLAR DEKLARASYONU…

Bir çok toplumda ve ülkemizde eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılara ve yanlış cinsel inanışlara (cinsel mitler, hurafeler) rastlanmaktadır. Cinsel mitler toplumda var olan baskı ve şiddet eylemlerine ve ötekileştirmeye hizmet etmekte ve eşcinsel bireyler cinsel yönelimleri ve eşcinsel bir yaşamı tercih etmeleri nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadırlar. WAS (Dünya Cinsel Sağlık Birliği)’nin çalışmaları, demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler de çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen bir çok ülkede eşcinsellik gayri ahlaki kabul edilmekte, eşcinsel bireyler çok ağır toplumsal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Bu açıdan eşcinsellerin yaşadığı ayrımcılıkla mücadele, insan haklarının gelişimi açısından ayrı bir öneme sahiptir. Bilindiği üzere, Dünya Cinsel Sağlık Birliği genel kurulu 26 Ağustos 1999 tarihinde Hong Kong’da yapılan 14. Dünya Seksoloji Kongresi’nde evrensel cinsel haklar deklarasyonunu kabul ve ilan etmişti. “Cinsel Haklar” Deklarasyonuna göre cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır.

CİNSEL YAŞAM TERCİHİ…

Cinsel yönelimin nasıl geliştiği tam olarak bilinmemekle birlikte, çocukluk döneminde duygusal ve fiziksel şiddete maruz kalma, tacize ve tecavüze uğrama, çocuklukta karşı cinsle ilgili yaşanmış kötü deneyimler, ciddi aile sorunları içinde büyüme, aşırı otoriter bir babanın varlığı, baba veya baba figürlerinin çocuğun hayatında olmaması, aşırı duygusal veya içine kapalı bir yapıya sahip olunması, yanlış yetiştirilme yani erkek çocukların kız gibi, kız çocuklarında erkek gibi yetiştirilmesi, genetik yatkınlık, hormonsal bozukluklar gibi nedenlerle geliştiği düşünülmektedir. Yani eşcinsel yönelim zor ve acı dolu bir sürecin sonunda oluşur. Bu nedenle istanbul travestileri yönelimin genetik ve doğum öncesi süreçlerde oluştuğu doğru değildir. Ancak anne ve baba tutumlarıyla herhangi bir kişi cinsel yönelimler arasında “iradesini kullanarak bilinçli bir tercih” yapamaz. “Cinsel yaşam tercihi” kişinin cinsel yönelimini nasıl ve ne kadar davranışlarına ve hayatının geneline yansıtacağı, yönelimini başkaları ile ne ölçüde paylaşacağı ile ilgili “bilinçli bir tercih” olabilir. Bireyin eşcinsel bir yaşamı seçmesi, kendi başına kişiyi sıkıntıya sokmayan, kişisel, sosyal ve mesleki işlevselliğini bozmayan bir durumdur, bir insan hakkıdır. Ancak toplumun eşcinselliği yadırgayan, ötekileştiren, hor gören, dışlayan tutumlarının eşcinsel bireyler üzerindeki etkileri, onların ruhsal ve ilişkisel sorunlar yaşamalarına ve psikoterapiste başvurmalarına neden olmaktadır. Ayrıca bireyin travesti yöneliminin farkına varmasıyla başlayan kendini tanıma, kabullenme, çevresindekilerle paylaşma, sosyalleşme sürecinde birçok eşcinsel birey psikoterapistlerden yardım alma gereği duyabilir. Çünkü kişinin cinsel yönelimini uygun gördüğü kişilere, “kendi isteğiyle” beyan etmesi anlamına gelen “coming out” (dolaptan, saklandığı yerden çıkmak) yani kendini tanıma ve açma süreci, bireyin kendi homofobisi ve içinde yaşadığı toplumun eşcinsellikle ilgili olumsuz tutum ve yargılarıyla yoğun bir şekilde karşılaştığı, kendisini yalnız, dışlanmış ve çaresiz hissedebileceği bir dönemdir. Bu süreçte yaşanılan karmaşaya bağlı olarak ortaya çıkabilen depresyon, anksiyete bozuklukları, davranış sorunları, intihar düşünce ve girişimleri, alkol ve madde kullanımı gibi birçok konuda psikoterapistlerce etkin ruhsal tedaviler uygulanabilmektedir.

travesti istanbul

CİNSEL EĞİTİM ŞART…

Cinselliğin tam olarak gelişimi, temas arzusu, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat ve aşk gibi temel insan gereksinimlerinin karşılanmasına bağlıdır. Cinsellik bireyle sosyal yapılar arasındaki etkileşim aracılığıyla oluşur. Cinselliğin tam gelişimi için, bireysel kişilerarası ve toplumsal iyilik esastır. Cinsel haklar, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlık da temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır. Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür. Cinsel özgürlük bireylerin kendi cinsel potansiyellerini ifade etmelerine olanak verir. Bu tanım, cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlama, istismar ve tacizi reddeder ve tanımı dışında bırakır. Cinsel mahremiyet hakkı, başkalarının cinsel haklarına müdahale edilmediği sürece yakınlaşma konusunda bireysel karar verme ve davranma hakkını içerir. Cinsel eşitlik hakkı, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk, sosyal sınıf, din veya fiziksel ve zihinsel engel gözetilmeden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmama hakkıdır. Cinsel haz hakkı, cinsel haz, otoerotizm de dahil olmak üzere fiziksel, psikolojik, zihinsel ve ruhsal iyiliğin kaynağıdır. Cinselliğin duygusal ifadesi hakkı, cinselliğin ifade edilmesi, erotik zevkten veya cinsel eylemden çok daha öte bir kavramdır. Bireylerin cinselliklerini iletişim, dokunma, duygusal anlatım ve aşkla ifade etme hakkı vardır. Cinsel davranışlar sonuçları ve sorumlulukları olan davranışlardır ve özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkının anlamı, bireylerin evlenip, evlenmemekte, boşanıp boşanmamakta ve her türlü cinsel ilişkiye girip girmemekte özgür olduğudur. Üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı, çocuk sahibi olup olmamayı seçme, çocuk sayısına ve hangi aralıkla olacağına karar verme, doğurganlık düzenlemesi ile ilgili tüm tedavilere tam erişim hakkını içerir. Bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı, cinsel bilgilerin bilimsel ve etik araştırmalar sonucu elde edilmiş olması ve toplumun tüm kesimlerine uygun yollarla yayılması gerektiğini ifade eder. Bu nedenle Cinsel Sağlık Enstitüsü derneği (CİSED -www.cised.org.tr) eşcinsellik ile ilgili yanlış anlaşılmaların ve cinsel mitlerin, insan hakları ihlallerinin ve cinsel ayrımcılığın, bilgi kirliliğinin ve toplumda oluşan olumsuz yargıların giderilmesi için çalışmakta ve cinsel eğitimler vermektedir. Çünkü kapsamlı cinsellik eğitim hakkı, doğumdan başlayarak yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve bütün sosyal kurumları kapsamalıdır. Cinsel sağlık hizmeti hakkı, cinsel sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır.

ERKEK VE KADIN OLARAK İKİ CİNS VARDIR…

Eşcinsel bireyler “üçüncü bir cins” değildirler. Çünkü erkek ve kadın olarak iki cins vardır. Eşcinsel bireyler de heteroseksüel ve biseksüel bireyler gibi biyolojik olarak erkek ya da kadındırlar, farklı cinsel kimliğe sahip olmayı istemezler. Eşcinsel bireyler kendi cinslerine yönelmekle birlikte, biyolojik cinsiyet özellikleriyle ilgili huzursuzluk duymazlar, yani erkeklerse erkek, kadınlarsa kadın olduklarını kabul ederler ve cinsel kimliklerini değiştirmeye girişmezler. Ayrıca eşcinsellik dışarıdan gözlenebilen toplumsal cinsiyet özellikleriyle ayırt edilemez. Eşcinsellerle ilgili sık yanlış inanışlardan biri erkeklerden hoşlandıkları için kadınsı, kadınlardan hoşlandıkları için erkeksi davranışlar sergilemeleri gerektiğidir. Sonuç olarak kişinin eşcinsel olup olmadığının anlaşılması çoğu zaman sadece kendi ifadesi ile mümkündür.

 

error: İçerik Çalmak Emeğe Saygısızlıkdır . İsteyin Verelim.
ankara travesti | istanbul travesti | istanbul travesti | istanbul travesti