travestimersin travesti | Blog Travesti - istanbul travesti ankara travesti - Part 119

Türkiye’de bir ilk Travesti Cezaevi

Adalet Bakanlığı tarafından Türkiye’de ilk sefer İzmir’de travesti kadınlara özel mahpushane kurulacağı belirtildi.

Karar giyen trans kadınların, kadın ve erkek koğuşlarında kalamayıp tek kişilik hücrelere konulması ve diğer mahkumlardan değişik vakitlerde yalnız volta atmak zorunda kalmaları üzerine Adalet Bakanlığı çalışma başlattı. Türkiye’de ilk sefer İzmir’de kurulması tasarılanan translara özel cezaevinin Aliağa Ceza İnfaz Müesseseleri Yerleşkesi etrafında bulunacağı öğrenildi.
Mevzubahis tasarı, şuanda Meclis alt komisyonunda bulunuyor. Konuyla alakalı, 2000 seneninde adam öldürme suçundan karar giyen ve diğer mahkumlarla kalmasına müsaade edilmeyip tek kişilik hücreye konulan trans kadın Öykü’nün avukatı Rıfat Öztürkoğlu,

“Kadın ve erkek koğuşunda kalamayan trans kadının tek kişilik hücreye konulması, hudutlu havalandırma verilmesiyle müvekkilim aslında yalıtılmıştı. O dönemler çözüm bulunamamıştı fakat şimdi bu tasarının alt komisyonda dahi bulunması büyük bir başarıdır. Yakın vakitte çıkmasını umarım” diye konuştu.

İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden trans kadın Demet Volkan da, trans cezaevine itiraz ederek “Trans cezaevi yerine translara, LGBTİ fertlere özel okul ve hastaneler açılabilir zira bilhassa ayrımcılığa uğradığımız nokta toplumun içi. Yalnızca translara özel koğuş yapılabilir. Ben trans cezaevinin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum” dedi.

“HÜCREYE KONULARAK İKİ KEZ CEZALANDIRILDI”

2000 seneninde adam öldürme suçlamasıyla cezaevine giren trans kadın Öykü, önce İzmir Buca Cezaevi’nde kadın koğuşuna getirilmiş hemen peşinden kadın koğuşunda kalmasına müsaade edilmeyerek tek kişilik hücreye konulmuştu.
Öykü’nün 2000 seneninde yaşadığı sıkıntıları en iyi bilen isim olan avukatı Rıfat

Öztürkoğlu o dönemde yaşadıklarını şöyle anlattı: “İstanbul’da transseksüel bir mahkumun kadın koğuşunda bir kadını gebe bırakması neticesi İzmir’deki cezaevinde yatan benim müvekkilim bir sefer daha cezalandırılarak hücreye konulmuştu. Hücre cezası Ceza Yasayı sistematiğinde ayrı bir cezadır zati. İki kez cezalandırıldı. Çözüm bulunamadığı için hücreyi kabullenmek zorunda kaldı. Bunun çözümünü o dönemde bulamamışlardı. Bakanlığa kadar erişmiştik fakat çözüm bulamadılar. Bu kanayan bir yara.”

“YALITILDI”

Müvekkilinin cezası netleştikten sonra Alaşehir L Tipi Mahpushane’ne gönderildiğini, orada hücreye konulmasa dahi bu sefer de koğuşta yalnız bırakıldığını belirten Öztürkoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hudutlu havalandırmaya çıkma vaziyeti vardı. Yeniden kısıtlanmış oldu. Kadın koğuşuna konulamadı. Fiziksel olarak erkeklik özelliği taşıdığı için Bakanlık buna müsaade etmedi.

Erkek koğuşuna konulunca daha büyük mesele yaşandı. O kadar erkeğin arasında çift cinsiyetli birisinin bulunması sıkıntı oluşturdu. Açıkçası yalıtıldı. Bu insan haklarına ters. Hem tutukluluk hem kararlılık döneminde yalıtıldı. Tasarının şuan alt komisyonda dahi bulunması büyük bir başarıdır. Yakın vakitte çıkmasını umarım. Zira bu mesele aşılamıyor. Ayrı bir mahpushane mi yapılır yoksa cezaevlerine ayrı bir bölüm mü yapılır bilemiyorum.”

“AYRI MAHPUSHANE DEĞİL AYRI KOĞUŞ YAPILABİLİR”

Trans kadınlara özel mahpushane yapılmasıyla alakalı karşıt bir görüş de Siyah Pembe Üçgen Derneği’nden trans kadın Demet Volkandan geldi. Lezbiyen, gay, biseksüel, trans, interseks (LGBTİ) fertlerin en çok ayrımcılığa maruz kaldığı yerin toplumun içi olduğunu belirten Volkan, translara özel mahpushane yerine trans fertlere ayrı bir koğuş yapılabileceğini söyledi.

Trans cezaevini pozitif ayrımcılık olarak görmediğini söyleyen Volkan, “Neden translara özel bir okul yok. Neden translara özel bir sağlık kurumu yok da mahpushane var? Türkiye genelinde toplasanız 10 bin trans fert vardır. 10 bin kişi için özel bir cezaevine gerek var mı? Bunun altında yatan nedenin transları cezaya çarptırmak olduğunu düşünüyorum. Translara özel okul istiyoruz, okumak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“ÖNCE ÖZEL OKUL VE HASTANE YAPILSIN”

Trans bireyler olarak pozitif ayrımcılık ve eşitlik istediklerini ifade eden Volkan, şöyle konuştu: “Cezaevlerinde kadın koğuşu ve erkek koğuşu olduğu gibi ayrı olarak trans koğuşu olabilir. Yalnızca translara özel koğuş yapılabilir. Ben tras cezaevinin iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Cezaevleri açılacağına okul açılabilir. Aslında problem olan yalnızca cezaevleri değil.

Eşitlik dediğimizde beşeri açıdan düşünmeliyiz. Toplumun asıl ihtiyacı sıhhat hakkına ulaşım ve gerçek bir eğitimdir. Okullarda bir hayli problem yaşıyoruz. Başlı başına tuvalet kullanmak bir problem. Öğretmenlerin, okuldaki diğer kişilerin homofobik tavırları sebebiyle okul bırakabiliyor birçok LGBTİ birey. Bugün İzmir’de devlet hastanesi doktorları trans bireylere hizmet vermiyor. Kulaktan dolma aldığım duyumlara göre transların problemli olması ve dövüş çıkarması nedeniyle rehabilitasyon edilmediğini öğrendim.”

Bir travesti için seksin rengi var mıdır ?

Bir travesti için seksin rengi var mıdır ?

Bir gün birisi size seksin bir rengi olduğunu söylese inanır mıydınız ?

Kulağa uzak gelmeyen bu konu aslında hayatımızın bir çok kesiminde olduğu gibi cinsel yaşamımızda da renklerin önemini vurguluyor. Bir çok travesti ve bayanın pembe rengini sevmesinin temel sebebinin duygusallıktan geldiği kadar aşırı derecede sekse düşkünlüğüde ifade ettiği söylenmektedir. Peki kişiye göre değişiklik gösteren seksin hangi rengi sizi temsil ediyor. İstanbul travestilerinden bir çok travesti arkadaşım pembe , lila ve çok açık bir mor rengini yatak odalarında kullanmaktadır. Peki aslında bu renklerin sekste çılgın ve istekli olduklarını belli ettiğini biliyorlarmıydı ?

Pek ihtimal vermesem de bu gerçekten doğru bir bilgi. Geçtiğimiz günlerde sıradışı bir film izlemiştim. Grinin elli tonu isimli bu filmde sekse ilginç bir yaklaşımda bulunulmuş ve gri renginin aslında kişinin vahşi yönlerini ortaya çıkardığı vurgulanmıştır. Aslına bakarsan gri rengi yatak odanızın duvarlarında , çarşaflarınızda tercih edilmemesi gereken renklerin en başında yer alıyor.

Gri , bej ve yeşil renklerinin afrodizyak etkisi az olduğundan dolayı partnerinizin ateşini artırmak yerine daha da etkisiz hale getirir. Hatta yatak odalarında bu renkleri tercih eden kişilerin haftada iki defadan az seviştikleri saptanmıştır. Bu yüzden bu soğuk renkleri cinsel yaşamınızdan oldukça uzak tutmalısınız. Bilindiği üzere libido yükseltmek için bir çok yöntem mevcuttur.

Peki renklerle bunu sağlama fikri size de sıcak gelmedi mi ? Peki nasıl yapabiliriz. Öncelikle duvar renkleri ve duvar kağıtları açık ve ara sıcak renklerde olmalıdır. Bu sizin hem ruhsal hemde bedensel bir harekette olmanızı sağlar. Aynı zamanda bahar renkleri ve açık tonları düşünsel olarak huzur vereceğinden cinsel ilişki esnasında daha olumlu düşünmenize sebep olur.

Edinilen bilgiye göre lila ve daha açık renlerle dekore edilmiş yatak odası olan çiftler haftada minimum 3 kez sevişiyorlarmış. Bu durumda mutlak başarılı bir sonuçla hem siz hemde partneriniz çok mutlu olacaktır. Koyu renkler tamamen resmiyet ve mesafenin simgesi haline gelmiştir. Öyle ki iş hayatının en popüler giyim tarzları koyu renkler ile kombinlenmiştir. Yatak odanızda aslında güzel bir tercih olabilir. Siyah ve koyu renkler yatak odanızda romantizm için uygundur. Romantizmin ön planda olduğu ilişkilerde çiftler koyu renkleri tercih ederek bir taşla iki kuş vurarak hem kendilerini hemde partnerlerini mutlu sona ulaştırabiliyorlar.

Unutmayın ki siz istiyorsanız herşey mümkündür. Cinsel tercihiniz ; travesti , bayan yada erkek olabilir. Ama mutlu bir ilişkinin en temel formülü sizin ve partnerinizin elinde. Hayatınızı canlandırmaya yatak odanızdan başlayın ki ilişkinizde renklensin.

Travesti Size Gör Nasıl Biri Olmalı

Bu günlerde  içimiz dışımız politika oldu. Sanki memleketimizde veya dünyada başka konu yok! Mesela size bu yazımda Muhittin Abi’den bahsedeyim.

Siz Muhittin Abi’yi tanımazsınız. Bende zaten ismini ve kim olduğunu yeni öğrendim. Yalnız şunu söyleyeyim; çok ilginç biri!

Arabamı almadığım günlerde Kızılay’dan Gazi Osman Paşa’daki evime otobüsle giderim. Bazen geç saatlere kaldığımda da taksiye binerim. Hep aynı duraktan taksiye bindiğim için şoförlerle de biraz samimi olmaya başladım. Yol boyunca onlarla güncel konularla, ve özellikle politika ile ilgili sohbetler yaparım. Bilirsiniz taksi şoförleri politika konusunda toplumun nabzını iyi ölçerler. Bu yüzden onlardan bu konuda da faydalanmaya çalışırım.

Taksiyle gittiğim güzergahtaki yollar genellikle hayat kadınlarının müşteri bekledikleri yerlerdir. Karda kışta, Ankara’nın soğuğunda onları öyle yarı çıplak görünce üzüldüğüm ve onlara acıdığım zamanlar da olmuştur. Birde polis ekip arabası gelirken çil yavrusu gibi dağılıp bir anda  kaybolmaları görülmeye değerdir.

Yine bir akşam taksiyle giderken, biraz ilerimizde duran bir arabanın sürücüsü ile pencereden pazarlık yapan bir kadın gördük. Bizim geveze şoför  ”Abi  bak, Kasım Abi pazarlık yapıyor.” dedi. Ben duran arabanın şoförünü kastettiğini sanarak, ”Arabadaki adamın ismi Kasım mı?” deyince; şoförün çenesi iyice açıldı. ”Yok abi, kadının ismi Kasım” dedi! Ben ”Allah Allah!” diye hayret edince de devam etti:

Kasım Abi aslında travesti. Takma adı da Ahu. Bunun birde Duygu diye bir arkadaşı var. Geçenlerde bunlar yol kenarında beklerlerken, bir taksi yandan  hafifçe bu Duygu’ya çarparak yere düşürdü. Duygu yolun kenarında baygın yatarken Kasım Abi’de başında ”Duygu’cum, lütfen gözlerini aç! Duygu’cum lütfen kalk!’ diye yalvarmaya başladı. Fakat Duygu’da tık yok. Derken, oradan geçen muzip biri ”Muhittin Abi, ekip arabası geliyor!” der demez  Duygu nasıl bir anda ayağa fırlayıp kaçtı görmeliydiniz. Gülmekten öldük.

İşte bizim Muhittin Abi bu!

Siz tabi bu hikayeye güldünüz. Gerçekten de fıkra gibi. Tabii ki bu işin komik yönü. Keyfinizi kaçırmak istemem ama aslında bu olay sadece komik değil; aynı zamanda trajik bir olaydır. Yani trajikomik bir olaydır. Zira, kadın gibi hisseden ve onlar gibi giyinip onlar gibi davranan ve travesti denilen erkeklerle, travestilerin Bülent Ersoy gibi operasyon geçireni olan transseksüellerin hayatı gerçekten de çok trajiktir.

Bu konu toplumun yıllardan beri iyileşmemiş, kanayan bir yarasıdır. Bir kere onların bu halde olmaları kendilerinin tercihi veya suçu değildir; çünkü öyle yaratılmışlardır. Kadın veya erkek olarak yaratılmak nasıl kusur değilse; travesti olarak yaratılmak da suç değildir. Fakat özellikle gelişmemiş ve yarı gelişmiş toplumlarda bu büyük bir kusur veya ayıp gibi algılanmaktadır. Bu yüzden travestiler toplumdan dışlanmakta; kendilerine iş bile verilmemektedir. İşte bu nedenledir ki; hayatlarını idame ettirebilmek için tek çareleri olan fuhşa yönelmek zorunda kalmaktadırlar. Toplumdaki genel kanının aksine, bunu zevk için veya ahlaksızlık olsun diye değil; mecbur kaldıkları için yapmaktadırlar. Gecenin geç vakitlerinde, kışın -8 derecede müşteri bekleyeceksin.

Sonra belki sarhoş, psikopat, hastalık taşıyan, sadist veya sapık biri çıkacak ve onunla beraber olacaksın. Bu gerçekten büyük riskler taşıyan ve deli cesareti isteyen bir iştir. Bir insan çok mecbur olmasa tüm bu riskleri göze alabilir mi? Bu insanları yargılamadan önce birde böyle düşünelim! Toplum olarak bizim hiç mi kabahatimiz yok; bu insanlara anlayış gösteriyor muyuz bunu da sorgulayalım.

Neyse, bu derin ve uzun bir konu. Dolayısı ile bizi aşar. Komik bir olay anlatıp gülelim derken nerelere geldik.

Ha, bir şey daha ilave edeyim: Birkaç yıl öncesine kadar Ankara’nın cadde ve sokaklarında telekızlar tarafından serpiştirilmiş kartvizitler görürdük. Bu kartvizitlerde travesti kelimesi hiç geçmezdi; travestiler kendilerini deşifre etmezlerdi. Şimdi ise kartvizitlere travesti olduklarını adeta övünerek yazıyorlar. Bu ne demektir biliyor musunuz? Türk erkekleri artık travestileri daha çok tercih ediyorlar demektir! Yani trendler ve tercihler değişmeye başlamış! Bu durum kadınları düşündürmeli bence!  Benden uyarması!

error: İçerik Çalmak Emeğe Saygısızlıkdır . İsteyin Verelim.
ankara travesti | istanbul travesti | istanbul travesti | istanbul travesti